Sağlam karekterli ve şahsiyetli bir adam için dilimizde bir terim vardır : " Adam gibi adam!.." Bu terimi aynı şekilde,Avrupa şampiyonası elemelerinde karekterli ve şahsiyetli mücadele eden bizim Milli takımımıza uyarlarsak:" Takım gibi takım!.." teriminde sanırım bütün basketbol kamuoyu hemfikirdir.
Başa Tanjeviç ve Genel Menajer Harun Erdenay olmak üzere bütün oyuncularımıza ve teknik staff'a onurlu,kararlı,savaşçı ve inançlı mücadelelerinden ve de sarfettikleri her söz,sergiledikleri tutum ve davranışlarıyla birlik ve beraberlik ruhuyla nasıl kenetlendiklerini gösterdikleri için " Helal olsun!.." diyoruz.
Basketbolda kazanmak ve başarıya ulaşmak için fiziksel,teknik ve taktiksel ögelerin yanısıra en az onlar kadar önemli olan psikolojik bir unsur vardır:Team Spirit/Takım ruhu.İşte bizim milli takımın elemelerde bütün grupların tek namağlup takımı olarak ön plana çıkmasındaki asıl etken bu takım ruhu'dur.Başta geçen sene NBA'in en gözde oyuncularından olmasına rağmen,bunu hiçbir zaman takıma yansıtmayıp egolarını yenip takım için çalışan Hidayet Türkoğlu olmak üzere bütün ekip her maçta her top için yerlere atlayarak,birbirlerinin hatalarını ve açıklarını kapatmaya çalışarak gerçek bir takım olduklarını ve oluşan muazzam takımı ruhunu sahada sergilediler ve taraflı tarafsız her kesimden büyük takdir topladılar.
Şans verildiği zaman tüm oyuncularımız hepsi de kendine özgü farklı farklı ne kadar büyük bir potansiyale sahip olduklarını bu elemelerde gösterdiler.Sinan Güler için zaten geçen sezon Beşiktaş'ta oynarken " Bir yıldız doğuyor!.." diye yorumcum Engin Bayav ile yaptığım RİBAUND programında defalarca heyecanla üstüne basa basa anons yapmıştım.Üstünde durulursa ve süre verilip de yeterli tecrübeyi kazandıkça ondaki potansiyalin sahada yansımasına bırakın rakipleri ve başkalarını belki de kendi bile şaşıracaktı.Allah vergisi atletik yeteneklerinin yanısıra,muazzam bir savunma anlayışı,inancı ve de kararlılığı ile birlikte her geçen gün gelişen hücum yeteneklerini izlemeken büyük keyif alanların başında maçları sunan sevgili Murat Kosova kendini gösteriyor ama ben de en az onun kadar fanıyım Sinan'ın.Ayrıca yine en az bizim kadar Sinan hayranı binlerce basketbolseverin oluştuğunu da biliyorum.
Şer'den hayır doğar!..Her zaman yazılarımda örneklerle yazıyorum.Bizim milli takımımızdaki potansiyal geçekten o kadar büyük ki;oyuncularımız kulüp takımlarında yeterli süre alsa ve potansiyallerinin ortaya çıkması için gerekli olan maç tecrübelerini artırsalar inanın takımdan birileri bir şekilde eksilse onun yerine gelen onu aratmayacaktır.İşte Fatih Solak!..İki uzun yıldız adayımız sakatlanmayıp kadrodan çıkmasaydı o çağrılmayacaktı.Mecburen bol bol süre verilip oynatılmasaydı en son Fransa maçındaki muhteşem oyununu kimse izleyemeyip hala kafalarda ondaki potansiyal konusunda soru işaretleri ve şüpheler devam edecekti.Sadece blok ve biraz da ribaund özelliği olduğu sanılan Fatih Solak maalesef oynadığı kulüp takımllarındaki yabancı hayranı antrenörlerinin kurbanı olmuştur.Çok az süre vermişler ve inanmamışlardır bu efendi ve üstün özellikleri olan uzun oyuncumuza.Yazık!..Fransa maçında post up'ta top aldığında yaptığı pivot hareketleriyle attığı sayıları bugün NBA' de benim diyen pivot oyuncuları atamıyor.Derler ya;geç olsun ama güç olmasın.İnşallah Fatih Solak yeni kulübü Aliağa'da hem çok süre alarak kendini geliştirecek hem de milli takımda boyalı alanda caydırıcı özellikleri olan oyuncu olmanın yanısıra skora katkısı da her zaman takıma artı değer katacaktır.Sakatlanan iki uzun yıldız adayımız Ömer Aşık ve Semih Erden bile Fatih Solak gibi sırtı dönük bir hücum potansiyaline sahip değiller henüz.Ha bu arada aklıma gelmişken;Şer'den hayır doğar,demiştik ya,Fenerbahçe'de de Semih Erden sakatlanıp kadrodan çıktıktan sonra Alpella'dan mecburen çağrılan Ömer Aşık geçen sene Avrupa blok kralı ünvanını kazanmış ve bütün dünyanın beğenisini kazanıp hiç tanınmayacakken en çok konuşulan bir uzun oyuncu olmuştu.Bunu da konumuzla alakalı olduğu için belirtmekte yarar var.
Yaşlı denilip daha önceki turnuvaya çağrılmayan Kerem Tunçeri aradan geçen bir seneden sonra biraz daha gençleşip bu turnuvada point guard pozisyonunda harika oyunlar oynadı,ve bu başarıda çok büyük bir pay sahibi oldu.Aynı şekilde Ender Arslan'da bol süre alınca ve kendisine güvenilince neler yapabileceğini tıpkı Japonyada olduğu gibi bu turnuvada da gösterdi.Engin Atsür'de her geçen gün kendini geliştiriyor,savunma özellğinin yanısıra takımdaki tecrübeli point guard abilerini izleye izleye ve onarla oynaya oynaya gerçek bir point guard olma yolunda ilerliyor.
Takımda gerçek bir skorer yani 2 numara olmadan çok sayı atıp,takım halinde savunma anlayışını da maksimum noktalara çıkartıp az sayı yiyerek maçları kazanıp başarıya ulaşmak Head Coach Tanjeviç'e de özel bir övgü gerektiriyor.Hatalarından ders alıp,takımı daha iyi tanıyıp yöneterek ve de daha önceki maç ve turnuvalarda hiç başvurmadığı alan savunmalarını adam adama savunma ile birlikte güzel ve şaşırtıcı bir rotasyonla kullanarak yani teknik olarak her zaman övdüğümüz ve oyuncularımıza artı değerler katan özelliklerinin yanısıra eksik gördüğümüz taktiksel hamlelerini de bu turnuvada iyi kullandı ve bu başarıda en az oyuncularımız kadar pay sahibi oldu.Tebrikler Tanjeviç!..
Bayramdan sonra başlayacak RİBAUND programında yorumcularım Engin Bayav ve Hurşit Baytok ile hem Milli takımımızı hem de Türkiye ve Avrupa liglerinde önemli başarılar beklediğimiz takımlarımızın yanısıra Türk basketbolunu enine boyuna irdeleyip inceleyeceğiz inşallah.